Emre Dirağ
Gelecek sizin için ne ifade ediyor? Yazılımış çizilmiş, her detayı çoktan belli olan bir zaman parçası mı? Asla karşı koyamayacağınız, kölesi olacağınız, boyun eğeceğiniz bir şey mi? Yoksa hayatın genel akışı ve yaptığınız seçimlerin birbiri ile etkileşime girmesi sonucu şekillenen bir olasılıklar zinciri mi?
Biz genel olarak oyumuzu olasılıklar zincirinden yana kullanıyoruz ve öngörü çalışmalarını da mutlak kaderin belirlenmesinden ziyade olasılıklar ve bunların potansiyel sonuçlarını inceleme amacı güdüyoruz.
Asla unutulmamalıdır ki öngörüde mutlakiyet yoktur. Astroloji ve tarot gibi öngörü metodları daima olasılıklardan bahseder. Olasılıklar zinciri içerisinde geleceğimizi şekillendiren ise daima biz oluruz.
Öngörü bir fırtınadan bahsedebilir, bu fırtına karşısında güvenli sığınağa çekilmek veya fırtınaya meydan okumak danışanın takdiridir. Öngörü fırsatlar ve bolluktan bahsedebilir, ancak bu fırsatları değerlendirmek veya boş geçmek danışanın takdiridir. Kimi zaman talihsizlik, kimi zaman ise şans bizi bulabilir. Bu koşullar altında nasıl harekete geçeceğimiz ve hatta gerekli yerde hareketsiz kalarak kaderimizi tayin edeceğimiz ise daima bize bağlıdır. İnsan en çetin koşullardan zekası, alın teri ve bileğinin gücü ile kurtulurken, en kolay şartlarda tökezleyip düşebilir. İnsan bir şeyler kaybettiği zaman kendisiyle yüzleşebilmeli, kazandığı zaman ise bunu ağırbaşlı bir şekilde kabullenmeli ve kullanmalıdır. Hayat bir öğretmendir, ne kadar öğrenebileceğimiz ise bizim sorumluluğumuzdur.
Farz-ı misal öngörü duygusal etkileşim ile ilgili uygun koşulların olduğunu haber verirken aşk arayan ancak kendisini dünyaya kapatmış bir kişinin aşkı bulabilme olasılığı nedir? Öngörü sabır ve çabayla gelecek kaçınılmaz bir başarıyı haber verirken rehavete kapılıp yayılan bir kişinin başarılı olma olasılığı nedir? Susması gerektiğinde susmayan, konuşması gerektiğinde dili tutulanın hakkını kim savunabilir?
Hal böyleyken dışarıdan alınan öngörünün bizim için sağlayabileceği en büyük fayda zihnimizi çeşitli olasılıklara karşı açık tutmaktır. Gözden kaçanları toplayıp önümüze koymak veya bizi ihtimallere karşı hazırlıklı kılmaktır.
Bu noktada altın soru yüzleştiğimiz koşulları “nasıl daha iyi değerlendirebileceğimizdir”.
Danışmanın görevi danışanın ağzına bir parmak bal çalmak değil genel olarak gördüğünü söylemektir. İyi etkiyi anlatırken danışanı rehavet veya hatalı özgüvenin olası yan etkilerine karşı uyarırken kötü olasılıklar karşısında ise olası çıkış yollarını bulma konusunda düşünmeye sevk etmektir. Danışman bu etik değerler doğrultusunda gerekli gördüğü koşulda öngörü yapmayı reddebilme gücünü kendinde bulmalıdır. Çünkü bazı durumlar vardır ki alınacak danışmanlığın sağlayabileceği bir fayda, koyabileceği ek bir tuğla yoktur. Bundan dolayıdır ki zaman zaman danışanlarımıza ücret iadesi yaparak bazı soruları cevaplamamayı tercih ediyoruz.
Öngörü etiğinde bir başka önemli konu ise daima pozitif bilimlerin yüceltilmesidir. Öngörü sonucu hasta olma olasılığı olan danışan bunu kesinlikle olasılık olarak değerlendirmeli ancak çareyi sihirli taşlar veya hurafelerde değil modern tıpta aramalıdır. Öngörü sonucu hayatında yükseliş dönemine giren kişi yücelmeyi hayallerde yaşamamalı, harekete geçmelidir, emek vermeli, alın teri dökmelidir. Evrenden iste gelsin tipi totemler tembelleri avutmak için yazılmıştır. Kişi gerektiğinde vazgeçmeyi, gerektiğinde ise hedefine emin adımlarla yürümeyi bilmelidir.
Ömer Hayyam’ın dediği gibi, belki de cennet de cehennem de bizim içimizdedir.